Son derece etkileyici olan bu özel piyano…
Sesi de hikâyesi de insanı derinden etkileyen, gerçek anlamda bir şaheser.
Restorasyon boyunca yaptığımız tüm işlemler bu enstrümanın geçmişinin yanında yalnızca bir detaydır; çünkü bu piyano, kendi içinde bir tarih taşımaktadır.
1910 yılı Almanya yapımı olan bu kıymetli enstrüman, I. Dünya Savaşı’nın zorlu dönemlerinde sahipleriyle birlikte Yunanistan’a taşınmış ve aile yadigârı olarak korunmuştur. Ancak yıllar sonra, 1960’lı yıllarda yaşanan iç karışıklık nedeniyle aile Türkiye’ye göç eder. İstanbul’un kültürle iç içe semtlerinden Cihangir’e yerleşen aile, bu piyanoyu da beraberinde getirerek büyük bir özenle korumayı sürdürür.
Edinilen bilgilere göre bu piyano, İstanbul’un en eski ve saygın piyano ustalarından biri olan
Stavros Konstantinidis’e aittir. Kendisiyle ilgili bilgiler, değerli ustamız Mustafa Bardakçı’nın röportajlarından teyit edilmiştir. Bu durum, piyanonun tarihî önemini ve kültürel değerini çok daha anlamlı kılmaktadır.
Bu eşsiz enstrümanın atölyemize kazandırılması ise
kıymetli bir film yapımcısı ve yönetmen hocamız sayesinde gerçekleşmiştir.
Bünyemize ulaştığında uzun yıllardır dokunulmamış, akordu yapılmamış ve çeşitli teknik problemlerle baş başa bırakılmıştı.
Ancak biz bu hikâyeye bir nokta değil, yeni bir başlangıç eklemek istedik.
Titizlikle gerçekleştirdiğimiz teknik işlemler, hassas ayarlamalar ve özenli restorasyon adımlarıyla bu piyanonun sesi yeniden hayata kavuştu. Bugün, yalnızca bir müzik enstrümanı değil;
yaşanmışlıklarıyla, geçmişiyle ve yeniden doğan sesiyle bir tarihin tanığı olarak aramızda yer alıyor.